1 Haziran 2012 Cuma

Kürtaj..............

Her kes bu RTE denen adamın uydusu olmuş. O bir şey işaret ediyor.

Hep bir ağızdan her kes onu konuşuyor...

Günlerdir TV ve Sosyal ağlarda Kürtajdan başka

bişey konuşulmaz oldu.. Ne THY grevi kaldı ne

Ergenekon, ne şike davası, ne memur zamları, ne

de başka bişey.. Adamlar canlarının istediği

gibi oynuyorlar bizle.. Önümüze bir kemik atıp

onunla oynamamızı seyrederken bir yandanda diledikleri şeyi

yapıyorlar....

 Daha da kötüsü biz o kemikle oynarken de

bizi istedikleri kıvama getiriyorlar.. Bir kişi de

ayılıp, konudan sapıyoruz esas mesele o değldir

demiyor.. Kürtaj haktır herşeyden önce kadın

hakları ile falan da alakası yoktur. İnsan hakları

ile alakası vardır... ( kadın kendini insan olarak

görmez mi ki insan hakları tartışacağımıza kadın

hakları tartışırız onu da pek anlamış değilim )

Adamlar sağlık sepeplerinden falan bahsedip

konuyu sulandırıyor.. Karşı olduğunu sanan taraf

ta kendini kanıtlamak için ama tecavüz ,

savaş suçları falan diye adamların karşısında

eveleyip geveliyor.. Kendini aydın sanan

dangalaklar biraz karşı tarafı anlamaya çalışma

zahmetine katlanıp onların argümanları ile karşı

çıksa salaklar apışıp kalacak. Sen konuyu esastan

uzaklaşıp sadece tecavüzden sonra kürtaj

olunuyormuş gibi savunmaya kalkarsan

adamlarada ne var ki tecavüz çocuğuna devlet

bakar diyiverirler.

Kimse çıkıp söyleyemiyor kürtaj bir hak ve

ihtiyaçtır diye... Herkes çocuk sahibi olmak

istemeyebilir. Kimisi hiç çocuk istemeyebilir.

Kimisi 3. 4. çocuğu istemeyebilir. Kadın vücudu

her ay gebeliğe hazır hale geliyor diye 9- 10 ayda

bir hamile mi kalması gerekiyor..?  Siz sadece

tecavüz madurlarından bahsederek kürtajı

savunursanız adamlar sizi donunda sallar. Evli

bile değilken kimse çocuk sahibi olmak istemez.

ya da çok azınlıktadır. Durumun da cinayetle falan alakası yoktur.

Belli bir haftaya kadar sadece tohumdur. Hem tıbbi hem dini kaynaklar bunu her zaman doğrulamıştır.


Ama konuyu sürükleye sürükleye getirdikleri

nokta.. Sanki kürtaj yasa ile zorunlu bişeymiş de

doğurma haklarını geri istiyorlarmış , biz de

onların doğurma haklarını engelliyormuşuz gibi bir durum var ortada...

Bu mudur...?

Evet şu an tartışılan resmen bu dur..


Aydın geçinen bilirkişi tayfası adamların istediği

yönden konuyu tartışmaya devam ederse ana

fikirden uzaklaşır ve bu durumda aslında kürtajın

olmaması gerekn bir şey olduğunu sadece sağlık  sorunları olduğunda

ve tecavüz durumlarında olabileceğini baştan

kabul etmiş durumuna düşerler. ...Ve tam da bu

durumdadırlar. Sonra ne olacak ?  Pazarlık edilip

yasaya böyle bir makyaj yapılacak ve  hafta

sınırlaması darltılacak.. Şaşkın aydınlar da zafer

kazandıklarını zannedecek .. Ama adamlar sizi

istediği noktaya getirmiş olacak aslında..

Esas mesele dini olduğu iddia edilen kendi yaşam biçimlerinin hakim olduğu

bir toplum yapısı oluşturmak..

Diyecekler ki siz evli bile değilken nasıl birlikte yaşıyorsunuz.

Bu olmaz.... Sevgili mi o da ne .. ? Çok ayıp..

Evlenmeden birlikte olmak yasak...

Nerde Moda' da sokakta bira içenler ?

Asmalı' nın sokak zenginliği nerede ?

Hatırlamıyorsunuz bile değil mi ?

Sonra evli olmayanlar arasındaki ilişkinin zina sayılması, ardından zinanın suç sayılması , recm cezası falan

gelecek.. Zaten zina nedir ki ?  O bile göreceli

aslında...

Kuranı bilmeden ve anlamadan bu

adamlarla tartışamazsınız . Asla da

kazanamazsınız.. Çünkü pis arap adetlerini ve

kendi cahilliye geleneklerini , karacahil

seçmenlerine din diye yutturdukları gibi size de

yutturuyorlar.. Siz de hak hukuk falan diye lafa başladığınızda

onların seçmeni gözünde yaya kalıyorsunuz.

Kur' anda tek bir ayet bile olmayan konularda hükümler veriyorlar...

Kur'anda imam nikahı diye bir kavram yoktur.

Nikah bile yoktur.. Sadece karşılıklı hakların

korunması için birlikte olunduğunun, birbirine eş

olunduğunun şahitler tarafından biliniyor olması

yeter ve geçerlidir. Bunu bile bilmeyen aydın

tayfası, cahile sarıp oy alan, dinin esas düşmanı,

din tacirleri ile başa çıkamaz..



Özetle aydın geçinen çok bilmiş tayfası siz bu

cahillikle, cahilin üzerinden oy alanlarla

mücadele etmeniz mümkün değil.

Bu kafa ile  '' Yetmez ama evet '' diyenler gibi AKP ye farkında

olmadan destek olursunuz o kadar...

30 Mayıs 2012 Çarşamba

Başbakan' ın Serveti ....

Başbakan’ın 18 Yılda Serveti 730 Kat Arttı | Selçuk Haber - Selçuk Efes Haberleri - Selçuk Bölge Hab
www.selcukhaber.com



Bütün zamanların en berbat İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Nurettin Sözen' in ardından İstanbul' a Kimin Başkan olacağının da belirlleneceği 1994 Yerel seçimlerinde; taraflı tarafsız herkesin üzerinde uzlaştığı ANAP adayı İlhan Kesici' nin Başkanlığına neredeyse kesin gözü ile bakılıyordu. Nurettin Sözen rezilliğinden ders çıkaramamış basiretsiz ve beceriksiz sevgili sol kanadımız son dakikada İlhan Kesici ' nin karşısına Zülfü Livaneli ' yi çıkarıyordu... Son derece medeni iki adayın kendilerinden daha medeni kampanyaları ile hangisi olursa olsun tüm problemlerimizin çözüleceği duygusu ülkede iklimine hakim olmuştu. Seçim gecesi merkeze yakın bölgelerden gelen sandık sonuçları iki aday arasındaki yarışın 100- 150 oy gibi bir farkla sonuçlanacağını gösteriyordu. Her ikisinin de istanbul için çok hayırlı olacağı duygusu ile herkes yatağına yattı o gece... Sabah kaltıklarında ne mi olmuştu ? :))))

Gece herkez uyurken şehrin dış semtlerinden gelen oylar da sayılmış ve herkesin, adını hayatlarında ilk kez o sabah duyduğu Refah Partisi adayı Recep Tayyip Erdoğan artık İstanbul Belediye Başkanı olmuştu :)))) Hepimize Hayırlı olsun........


Eğer servet sahibi birisi isen 18 yılda bunu değil 730 kat 1730 kat bile arttırabilirsin.. Bu matematikte bir tuhaflık yok... bence çok ta normal olmayan esas durum şu...

İETT de bakım onarım şefliği tamirhanesinde teknisyenken.. sendikada işçi temsilciliği yapmaya başlayıp oradanda Refah Partisi gençlik kollarına katılan bu delikanlı, kucağına düşen istanbul belediye başkanlığı görevini sadece 3 yıl sürdürebilmiş ve 3 yılın sonunda görevden alınmıştı.. Görevden alındığı tarihte bu günkü AKP nin ana kaynağını oluşturan Bir milyar dolar parası vardı... Esas sorulması gereken budur.. Nasıl oluyor da oluyor...?

4 Nisan 2012 Çarşamba

Bağış' la Bizi Scotty...........

www.youtube.com
‎1.3.2012 - Bagis attends HARDTALK on BBC WORLD - Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış BBC'de yayımlanan Hardtalk programına konuk oldu.

Bağış : Tutuklu Gazeteciler Tecavüzcülük Gibi Suçlardan Dolayı Hapiste



Utanmaz yalancı... yüzündeki ifade bile nasılda suçlu çocuğun vazoyu başkası kırdı demesi gibi korkak ve inandırıcılıkten uzak...

Arkadaşım :  ABİ GERÇEKTEN GAZETECİLERİN BİR DOKUNULMAZLIĞI FALAN MI OLMALI DİYE DÜŞÜNÜYORSUN. GAZETECİ TECAVÜZ SOYGUN SUÇUNDAN VE TECAVÜZ SUÇUNDAN CEZA ALMASIN TARAFTARIMISIN. SENDE OLMAYAN BİR ÖZGÜRLÜK NEDEN GAZETECİDE OLSUN. FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ İSE İNANÇ ÖZGÜRRLÜĞÜNÜN ÖNÜNÜNDE AÇILMASI GEREKMEZMİ? FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜ SIRF BİRİSİNDE BASIN KARTI VAR DİYE İSTEDİĞİ GİBİ BENİM HAKKIMDA İLERİ GERİ MESNETSİZ ATIP TUTMASINI GEREKTİRMEZKİ. BUNLAR ATIP TUTARKEN YALAN VE SİSTEMATİK BİR YIPRATMA POLİTİKASI İLE BUNU YAPTIKLARINDAN YARGILANMIYORLARMI. GAZETECİ OLDUKLARI İÇİN DEĞİL DARBECİ PEZEVENKLERİN EKMEKLERİNE YAĞ SÜRDÜKLERİ İÇİN İÇERDELER. KANUNLARIDA EGEMEN BAĞIŞ YAZMADI HER HALDE VEYA HAKİM VE SAVCIDA DEĞİL BU EGEMEN.



Ahmet Gül :  Canım Kardeşim Bir çok konuda hem fikir olduğumuzu gayet iyi biliyorsun.... Benim yazma dürtümü kışkırtmak için satırlarca yazıyorsun belki :) biliyorsun ki gaza gelirsem yüzlerce satır cevap yazabilirim.. özetle sana sadece şunu söylemek istiyorum . Haklı olmak ile haksız olmamak arasında dağlar kadar fark vardır. Ropörtajı yapan adam AHim deki 1000 kadar gazeteci davasındab bahsediyor. AHİM e sıra gelmemiş bir yığın adam var. Tabiii ki tecavüz ya da hırsızlık suçu işleyen birisini gazeteci olmak kurtarmamalı. Ama gazeteci de korkmadan yazabilmeli. benim korkmadan konuşabildiğim gibi. Bahsi geçen kişilere isnat edilen suçların ne kadarı gerçek.. yasayı yapan kim ? yasayı yapanı seçen ne kadar bilinçli? gerçekten yargının bağımsız olduğuna inanıyor musun ? siyasi görevleri üstlenen adamlar intikam peşine düşerse görevlerini yerine getiremezler. adalet ve kanunsa bu herkes için geçerli olmalı. karalandığını düşündüğün siyasilerin sütten çıkmış ak kaşık olduğuna inanıyor musun ? En azından benim inanaçlarımı istismar ediyor olmaları dahi suçtan önce günahtır. Bu günahın vicdani ağırlığı yasanın cezasından daha ağırdır. Hükümetin herkesi dinlediği işlerine gelene yol açıp işlerine gelmeyeni şantajla yola getridiğini cümle alem biliyor. Kimlerin nasıl ve hangi liyakatle ne görevlerde olduğu da ayrı bir konu.. Fırsatını buldum herkesi kucağımdan geçireyim mantığı ile devlet idare edilmez. Hükümetin karşısındaki iktidarsız muhallefet sayesinde istedikleri gibi at oynatıyorlar. Mazlum ayağına yatıp halkın genetik duygusallığını kullanıyorlar. daha fazla yazmaya tahammülüm yok... Egemen Bağış Yalan Söylüyor. Ne kadar çok tecavüzcü gazeteci varmış meğerse memelekette ?

Arkadaşım : Tamam hepsi tecavüzcü değil kabul fakat ilk linç girişimini onlar başlatmadılarmı? Bu adamlar için 28 şuhalar e muhtıralar 363 ler yapılmadımı? Otobüsleri haremlik selamlık yapacaklar her kese türban giydirecekler demedilermi? Ne oldu adamlar%50 oy aldı kanun yapamazsın dediler.onlarda kendilerini korurken intikam alıyor görüntüsü verdiler


Ahmet Gül : Ben de onu diyorum :) % 50 de almadığı var....


Ahmet Gül : Ve buna da sadece ''görüntü kirliliği'' diyip geçelim o zaman ...:)))


Arkadaşım :  abi bunları yazana kadar makaleni bitirirdin:)

15 Mart 2012 Perşembe

Müslüman Türkiye

Müslümanlık ile hiç bir alıp veremediğim yok.. Hatta iyi bir müslüman olduğumu düşünüyorum.... Güzeller güzeli dinimin manasının şekilde değil kaalpte olduğuna inanıyorum. Ama kendini benden daha iyi müslüman olarak görenlerin benimle bir alıp veremediği olduğu kesin... Müslüman olmadan önce Türküm. Türk olmadan önce Çerkezim, Boşnağım, Gürcüyüm, Özbeğim. Hepsinden önce insanım....

Eyyyyy kendini benden daha iyi müslüman olarak gören insanlıktan nasibini almamış zavallı, dini yürekte değil şekilde gören cühela takımı....

Dinimizde Allah la kulun arasına girilmez...

Çık Allahımla aramızdan, safsataların ve aşşağılık siyasi emellerin, pis sakalların ve karanlık çarşaflarınla önümü kapatma. Yarattığuın gürültü ve görüntü kirliliği ve cahil tavlama dezenformasyonunla yolumu tıkıyorsun... Sizin Rezilliğinizden Cuma ya gidemez oldum. Yıldızlar şahidim.....

Allah ulaşmaya çalıştığım her yolda karşıma siz çıkıp bana engel oluyorsunuz..

İnsanlar sizden tiksinirken inançtan uzaklaşıyor...

''Ya Müslüman Türkiye ya da Hiç'' miş......

Lafın doğrusu Ya istiklal Ya ölüm .....

Yiyorsa götünüz ölün de görelim.......

14 Mart 2012 Çarşamba

YAN MADIMAK

2 Temmuz 1993 Cuma günü evlendim. Henüz öğrenci olduğumuz için devam etmekte olan sınavların takvimine göre bu tarihi çok önceden belirlemiştik. Belirlediğimiz bu tarihin Türkiye' nin alnındaki kocaman kara lekenin tarihi olacağına dair hiç bir fikrimiz yoktu. Nikahtan sonra balayına çıktık. Bir kaç gün sonra farkettik ki etrafta derin bir sessizlik var. Konuştuğumuz insanlar asık yüzlü, tatsız ve mutsuz. Biraz kurcalayınca anlaşıldı ki biz evlenirken Sivas Madımak otelde insanlar diri diri yanıyormuş.

Yıl olmuş 2012 , aradan 19 sene geçmiş.
Bu süre zarfında ben okulu bitirdim, yüksek lisans yaptım, askere gittim, baba oldum, boşandım, eşim yeniden evlendi, yeniden anne oldu, oğlum liseye başladı, 3 kere iş yeri , 5 kere ev değiştirdim, birer ikişer sene ara ile aile büyüklerini laybettik, bir kaç yerel ve küresel kriz yaşandı, ülkeler yönetimler değiştirdi.....

1993 senesinde henüz birbirimize sms ve tweet atmıyor facebook'ta paylaşımlarda bulunmuyorduk. Metro ve metrobüs hayatımızda yoktu. Pluton güneş sisteminin parçası sayılıyordu. Hakan Şükür, Nihat Kahveci ve Arda Turan yurt dışı transferler yapmamış, dünya ve avrupa kupalarında 3. olmamış. Eurovisionu kazanmamıştık...

O gün doğanlar bu gün oy kullanıyor...

Ergenekon, balyoz ve şike davalarından kimlerin ne zamandır nasıl içeride yattığını bilirken bu aşşağılık katillerin bir tek gün bile ceza almadan haklarındaki davanın düşmüş olması Türkiye' nin asla alnından silemeyeceği bir lekedir.

Başta Aziz Nesin olmak üzere bir çok aydının, Sivas' ın demografik, sosyo kültürel ve inanç yapısı biliniyor olmasına rağmen inandığını söylemek adına sorumsuzca davranmış olması dahi bu yapılan katlimın yok sayılmasına mazeret olamaz.

Hiç bir şekilde tereddüt dahi etmeden içinde insanların olduğu bir otelin ateşe verilmesini hangi vicdan içine sindirebilir. Hangi insan evladı bu katliama gözünü kapatabilir. Aynı fikirde ol ya da olma, değil bir katliam bir tek cinayet bile nasıl mazur görülebilir.

Bu gün ben çok utandım. Örnek olmamız gereken çocuklarımızdan, konuyu anlatmakata güçlük çektiğim gençlerden, orada hayatını kaybeden insanlardan ve ailelerinden.

Ben bu gün insanlığımdan utandım.

Özür dilerim...

Sizi öldürenleri cezalandırabilecek kabiliyet ve dirayete sahip karar vericileri görevlendirecek insanların ülkemizi yönetmesini sağlayabilecek kişileri seçemeyen geri bırakılmış halkımın yetiştirilmesini sağlayacak yöneticileri yönetemeyen biz aydın geçinen okumuş takımından olmaktan utandım....

28 Ekim 2011 Cuma

Bu gün bayram yarın kendisi .............

Evet ! canımız acıyor.
Bu kadar şehit ve deprem faciasının arasında zil takıp göbek atacak halimiz yok elbet.
Ama bu cumhuriyet kurulsun ülkemiz bağımsız olsun diye can veren şehitler ne olacak. Onların uğruna canını verdiği bu ülkenin birlik olmaya en fazla ihtiyaç duyulan ve bunun için en uygun vesile olan Cumhuriyet Bayramını  da yok muı sayalım... Kutlama yapmayın ama törenler niye yok. Niye anmıyoruz Cumhuriyet için canını verenleri.
Neden çocuklarımıza anlatmıyoruz bu Cumhuriyetin nasıl yokluklar içerisinde kan ve göz yaşları ile kurulduğunu.
Ha derseniz ki, Cumhuriyet 100 yıla yaklaşırken hala ülkemin toprakları içerisinde halkımın güvenliğini sağlamaktan aciz, 2011 senesinde bile hala kardeşleri tarafından şehit edilen askerlerim olduğu için utancımdan Cumhuriyet bayramı kutlamaya yüzüm tutmuyor . O başka. Bunu söyle ciğeri mi ye...
Ama sizde dürüstlükten eser yok. zaten yüzünüz kızarmıyor. Sizde bunu söyleyecek ne yürek var ne de ( çok af edersiniz ) göt. ( Bu af edersiniz kısmı yalnızca okuyucular için geçerlidir.)
Ota boka ağlayanları , o göz yaşları ile halkın her bir manevi duygusunu sömürüp oya tahvil edenleri ,şehitlerin arkasından göz yaşı dökerken gören oldu mu hiç.?
1999 depreminin ardından geçici olarak çıkartılan , adı ÖTV olan Deperem vergisini . 12 senedir ısrarla kaldırmadılar . Başkasına çamur atmak kolay. Ama bu 12 senenin 8 senesinde de siz vardınız iktidarda.
Her problemi çözme kabiliyetiniz var maşallah. havanızdan geçilmiyor. Ama bana hala deprem vergilerinin  nerelere harcandığını bir allahın kulu açıklayamadı. Yol yapmışlar mış.. Yapıcaksın tabi. Zaten bunları yapasın diye seçilmedin mi ? Elbet yapacaksın Vazifen senin bu.  Hem ayrıca toplanan vergiler bize yol, su , elektrik olarak dönmüyor muydu. Yol yapmak için ayrıca deprem vergisine niye sarkıyorsunuz. hani vergi barışı yapmıştınız da bir yığın vvergi geliri sağlıyordunuz. Nerde? Krizin göbeğinde yaz başında kanun çıkarttınız herkes yapılandırmaya girdi. kimse hiç bişey ödeyemedi . Yapılandırması yanan yanana.
Daha hala Deprem vergisi topluyorsunuz bi de utanmadan. millet kirasını zor ödüyor kalan parayı da siz istiyorsunuz. bu millet ne yapacak. derme çatma da olsa , kaçak göçekte olsa bir şekilde bir ev yapacak , sığınacak. Depremde ölenlerin katili de devlet olmayı beceremeyen Hükümettir . Hergün verdiğimiz şehitlerin katili de..
Bu kadar rezillik içerisinde yüzünüz tutmaz tabi  Cumhuriyetin Bayramını kutlamaya..........
Ama keşke yüzünüz tutmadığı için olsa....
Bu gün Cumhuriyetin Bayramı yok...
Yarın da kendisi...

6 Ağustos 2011 Cumartesi

Allahım , bu davulcu terörünü farz kılmış olamazsın.

Senelerdir söyler dururum.
 Senelerdir dediğim yaşımın içine sığacağı 20. ve 21.yüzyıllardan bahsediyorum. Çalar saat icat edileli çooooooooooooookkkk uzun zaman olmuş....Hele şimdiyse herkesin baş ucunda 2 tane cep telefonu . sahura kalkmak isteyen. istediği zaman kalkabilir. Alarmını kurup yatarsın. Bu kadar basit.
 
17 milyonluk bir şehir şu İstanbul. Sanki 30 , 40 hanelik köy ya da küçük mahallelerde yaşıyormuşuz gibi ne davulcusu Allah aşkına.
 
Davulcunun geleneği mi olurmuş. Eski zamanlarda küçük mahallelerde herkesin evinde çalar saati , cep telefonu, data bankı olmadığı çağlarda insani bir sebeple bulunmuş primitif bir çözüm. Ama artık bin türlü çaresi var bunun. Teknoloji çok ilerledi ve Sivas' ın Divriği İlçesinin Gedikbaşı Beldesine bağlı Kesme Köyünün Gezey Mezrasına bile ulaştı. Hangi davulcudan bahsediyoruz.

Gelenek dediğimiz davulcudan eser kalmamış. Adamın çaldığında ne ritm var ne bişey ne de ağzından dökülen sevimli bir mani. Sadece dangada dangada vuruyor. Hem de ben uyumuyorum bütün uyuyanlar uyansın isyanı ile intikam alırcasına . Sonrada bayramda kapına at hırsızı kılıklı iki herif dikilir ve marifet yapmış gibi biz bu mahallenin davulcusuyuz diye bahşiş isterler. Sıkıysa verme. Tiplere bak hizya gel. 30 saniye sonra eve mi dalacaklar , başına bi iş mi gelecek diye tırsmayıp bişey vermesen seneye belki gelmezler. Irkçılık ve ya ayrımcılık falan yapmak için söylemiyorum ama burdaki ranta dikkat çekmek istiyorum.. Davulcu dediğin zaten müslümanlığı bile şüpheli tuhaf bir adam. Deli Dumrul hikayesi. önce kimsenin ihtiyacı olmayan bir köprü yaparsın sonrada ordan geçmeyeni tartaklıyıp zorla köprüden geçrirsin , sonrada geçiş parası alırsın . Vermezse bir daha tartaklarsın. :)
 
O tokmak öyle bir sallanıyor ki adamın elinde her vurduğunda başka bir arabanın alarmı avazı çıktığı kadar ötmeye başlıyor. Adeta bunadan zevk alarak ötmeyen arabanın yanında biraz daha vuruyor.Davulcu sokaktan çıktığında ardında sabaha kadar öten bir araba alrmı cehennemi bırakıyor. Tebriklerrrr.
Bir arkadaşıma göre davulu taşıyacağına sadece arabaları tekmelese daha kolay olur :) 
Daha buna engel olacak büzüğe sahip bir Belediye göremedim.

Kime sorduysam durum aynı. Erenköy' den Göztepe' ye , Şişli' den Kurtuluş'a. Hatta Erenköy ' de bu dangada ordusu kamyonetin arkasına doluşup dolaşıyorlarmış. Seneler evvel ben bisikletlisini görmüştüm. Daha da geliştirmişler yani.

Kurtuluş' ta Oturduğumuz apartmanda 1 Özbek , 2 Çinli  2 de Rus aile var. Sokağımızın yarısı yabancı. İlk akşam Çinli ailelerden birini panik halinde merdivenlerden inerken gördük. Anlayamamışlar ne olduğunu :)))

Hem sonra Herkes oruç tutuyor mu bakalım. Yada tutuyorsa bile belki sahura kalkmıyor. Mesafelerin ve trafiğin uzun ve zor olduğu bir şehir burası belki adam atıştırıp öyle yatıyor Aslınada şehir içinde bile seferi sayılırsun . Tutmasa daha iyi. Öğleden sonra herkes sinir küpü. Park yeri yüzünden cinayet işlenen bir ülkede bu kadar risk alınır mı. Cesur bir müftü çıkıp ta söyleyemiyor. İstanbulda yaşayanlar ruh sağlıkları ve can güvenliği dolayısı ile oruçtan muaftır diye ...

Ayrıca bu memlekette yalnız mı yaşıyoruz sanki. Ermeni' si var, Rum' u Yhudi' si var. Hastası olan var.Yaşlısı olan var. Çocuğu zor uyuyan var. Salla salla çocuğu, tam daldı diye ayağından indireceksin. Dangada dangada davulcu. Çok kovalamışlığım vardır camı açıp davulcuları. Aslında kovalamayacaksın , vericeksin çocuğu kucağına , uyandırdığın gibi al uyut şimdi diye. O olacak . Bak bakalım bidaha geziyolar mı ? ::))

Evet , sokak hala ötüyor ..........