AKP seçmen profilini inceliyor herkes,
Kimi koyun diyor,
Kimi Türkiye' nin zencileri ve Meksikalıları.
Kimisi de senelerce tarafımızdan, Aaaa namaz mı kılıyorsun ? Aaaa Cumaya mı gidiyorsun ? Aaaa Oruç mu tutuyorsun ? ....''Ne kadar banal'' .... şeklinde, itilmiş, hor görülmüş, başörtüsü, giyimi kuşamı ile bizim tarafımızdan ötekileştirilmiş insanlar diyor...
Aslında cevap çok basit...
Ekonomik göbek bağı...
2002 de bizim sandığa küskünlüğümüzle RTE çok büyük bir şans yakaladı.
Ve kendi adına o şansı da çok iyi kullandı..
Kırsaldan şehirlere göçmüş ama şehirli olamamış , iki arada kalmış mazlum insanların sesi olduğuna onları inandırdı.
Zaten yapılması gereken bütün yatırımları öncelikle oy aldığı bölgelere yönlendirdi. 2002 den bu yana, bir Kadıköy' ün, Bakırköy' ün, Şişli' nin ne kadar geliştiğine bakın Bir de Avcılar, Bağcılar, Esenler, Güngören, Zeytinburnu gibi semtlerdeki değişime.
Daha da önemlisi seçimlerde AKP yi destekleyen iş adamlarının nasıl kalkındığına bir bakın.
Daha önce Jeep kullanan bu kadar çok başörtülü abla var mıydı ?
Kimisi iş kontakları ve ihalelerle,
Kimisi dolaylı olarak patronunun alacağı ihale ile işini kaybetmemek için ,
Kimisi de direkt belediyelerde , KİTlerde ve BİTlerde işe girdiği için.
Ekonomik olarak göbeğinden AKP ye bağlı...
Artık hiç bir ihale, hiç bir Devlet ve ya Belediye işi AKP kontağı olmayan kişilere gitmiyor.
Bu şekilde eskiden kıyıda köşede ufak tefek işler yapanlar, büyük müteahhit, büyük iş adamı, büyük sanayici olup çıktılar. Tepesinde Recep Tayyip Erdoğan'ın olduğu bir piramit şeklinde aşağı doğru bu işlerden sebepleniyorlar. Bunda en büyük etken ise daha önce hissedemedikleri güçlüden yana olmanın verdiği haz. Aidiyet duygusu
Daha önce iş bulamayan, ihale alamayan, devlete iş yapamayan ya da kısıtlı gelir kaynakları olan bu insanlar AKP ile önceden olduklarından bir tık yukarı bile çıkmış olsalar , onlar için bir kalkınma yoludur AKP. Kalkınamayanlar da AKP ye yakın olanların nasıl kalkındığını görüp AKP ye yaklaşarak nemalanma umudunu taşırlar...
Çok basit bir örnek vereyim.
Eskiden aracımızı park ettiğimizde başımıza bir deynekçi gelir, Aracımıza bir şey olmasın diye kaç para isterse verirdik. Şimdi ise her yer İSPARK olmuş durumda. Her 50 - 60 metrede bir İSPARK görevlisi var..
Bütün İstanbul için binlerce kişi demek bu. Dolaylı olarak binlerce aile, binlerce aile yakını ve binlerce bu kaynaktan geçimini sağlayan seçmen demek.. Sadece İSPARK yolu ile paylaşılan kazanç bu. Varın Gerisini hayal edin..
İşte bu ve benzeri bağlantılar,
Aidiyet duygusu
Seçmeninin gözünde AKP yi zenginden alıp fakire veren Robin Hood gibi yapar..
Onlar artık
Recep Tayyip Erdoğan'ı
Robin Tayyip Hood olarak görmekteler.
Bu sebeple, ne kasetler, ne yolsuzluklar, ne demokrasi, ne özgürlük çığlıkları, ne de yaşam biçimine müdahale gibi kavramlar onların umurunda bile değildir.
Her gün yükleme yaptıkları AKBİL dolum makinelerinin birinin bile, bir kez bile fiş vermediğini kimse görmez.15 milyonluk bir şehirde herkesi 1 dolarlık kandırsanız 15 milyon dolar eder.
Ve maalesef, ülkenin gerçek ekonomik durumu ortaya çıkıp, bir kriz patlamadıkça da bu duygudan arınamayacaklar...
Göz Görünce...
26 Mart 2014 Çarşamba
TANRI KOMPLEKSİ ( Özet )
Kalp ve Beyin cerrahları arasında rastlanan bir hastalık vardır.
Yaptıkları iş, hayat kurtarmak, yaşatmak, can vermek gibi kavramlarla örülü olduğu insan hayatını ellerinde tuttukları için bazıları bir süre sonra komplekse kapılmaya başlarlar.
Bu rahatsızlığın adı '' Tanrı Kompleksi '' dir.
Anlaşılan o ki
Bizim çok değerli ve sayın bir o kadar da çok çok çok sevdiğimiz Başbakanımızın da böyle bir ruhsal problemi var.
Sanırım kendisi '' Peygamber kompleksi '' ne kapılmış.
Adamcağız nasıl böyle bir komplekse kapılmasın ki ?
Sen İETT Garajı Bakım Onarım Servisinde teknisyen ol, sendika mendika ayağına takılırken Refah Partisi gençlik kollarından Erbakan Hocanın dizlerinin dibine yerleş.
Sonra kimsenin, senin aday bile olduğunu bilmediği bir seçimde, basiretsiz ve beceriksiz Türk solunun son anda İlhan Kesici' nin karşısına Zülfü Livaneli' yi çıkartması sayesinde oyların bölünmesiyle bir gecede İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı ol.
Topu topu 3 yıllık Başkanlığın sırasında 1 milyar dolar para yap. ( dikkat dolar milyarından söz ediyorum )
Sonra o dönemin hükümeti salak gibi, sırf şiir okudun diye seni görevden alıp hapse göndersin, üstüne bir de kahraman ol.
Depremde beceriksizliği tavan yapan hükümet, başbakan yardımcısının yüzüne anayasa kitabı fırlatan Cumhurbaşkanı, ekonomik kriz, elindeki Apoyu bile asamayan koalisyon falan derken, Mesut Yılmaz' ın yerini kapan Erkan Mumcu ile Tansu Çiller' in boşluğunu dolduran derin devlet Mehmet Ağar merkez sağı senin yolundan çeksin. Üstüne üstlük Kemal Derviş' le Hüsamettin Özkan'da İsmail Cem'e kazık atınca ( adamcağız bu yüzden kahrından öldü ) yolunda kimse kalmasın.
Herkes senin ekmeğine yağ sürerken sen o milyar dolarla seçilemeyeceğini bile bile ampul partisini kur.
Sonra geri zekalı Deniz Baykal' ı Cumhurbaşkanlığı vaadi ile kekleyip, mazbatası iptal edilen jet Fadıl'ın yanına aynı bölgedeki CHP millet vekilini de istifa ettirtip orada seçim yolunu açtır, ara seçim yaptır,
Başbakan ol.
10 buçuk yıllık iktidarında diğer seçeneklerden tiksinmiş, cahil halkımın oylarını satın alıp bunun yanına sandık oyunlarını da ekleyerek her seçimde oyunu biraz daha arttır. Bütün bunlar yetmezmiş gibi yargıyı , medyayı ele geçir, orduyu lağvet. Milleti de dandik televizyon dizileri, şike muhabbeti,yerli otomobil gibi konularla uyutup, 1994 ten bu yana 18 yılda servetini 730 kat arttır.
Etrafındaki yalakalar, herkes kul sen padişahmışsın gibi el pençe divan dursun...
E adamcağız ( inançları gereği tanrı olamayacağı için mütevazi davranıp ) peygamber kompleksine kapılmasın da ne yapsın...
Halbuki Başbakan dediğin kim ?
Senin personelin. maaşını sen ben veriyoruz... Altındaki araba da senin benim, oturduğu konutta..
Bir yığın işim gücüm var ben uğraşamam diye arsa ya da araba alıp satarken emlakçıya, muameleciye , hukuk işleri için avukata vekalet vermiyor muyuz. Kurban keserken bile kasaba vekalet veriyoruz..
Ne farkı var Millet Vekili nin onlardan..? Onlarda bizim yol, su , elektrik, güvenlik gibi ihtiyaçlarımızın karşılanması için vekalet verdiğimiz, parasını ödeyerek çalıştırdığımız adamlar değil mi...?
O kadar cahiliz ki bunu ne seçmen biliyor ne seçilen..
Başbakan son olanlardan sonra iyice geliştirdi kendini.. Allah' ın bütün vasıflarını üzerinde toplayan lider de oldu artık...
Bu durumun tek bir izahı vardır.
TANRI KOMPLEKSİ....
ESERİMİZ AKP...
AKP nin iktidara geldiği 2002 SEÇİM SONUÇLARI
Toplam Seçmen........................................................: 41.407.015
Toplam Kullanılan Oy............................................... : 32.753.386
Toplam Geçerli Oy................................................... : 31.510.007
Oy kullanmayanların sayısı.......................................: 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı........................: 9.897.008
AKP nin aldığı oy ......................................................: 10.848.704
CHP nin aldığı oy.......................................................: 6.114.843
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı.....: 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı...............: 24.443.468
Geçerli oyların % 34.43 ü, yani seçmenin yaklaşık sadece % 25 inin oyları ile 550 milletvekilinin 363 ünü yani meclisin % 66 sını kazanmıştır .
Derhal toparlanıp bir organizayon oluşturmalı ve seçimlerden önce yeni bir yapı kurmalıyız...
Kullanılmayan oy CHP nin aldığı oydan fazla....Kullanılmayan oylar orantılı bile dağılsa meclisteki sandalye dağılımı farklı olur. AKP tek başına iktidar olamazdı.. Belki diğer 2 ya da 3 küçük parti koalisyon yapabilirdi... Bütün bunların sebebi depremde beceriksiz davranan , Apoyu yakalamasına rağmen asamayan , Herkesin pek sevdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan yardımcısının suratına Anayasa kitabını fırlatması ile bir anda çökecek kadar kırılgan bir ekonomik düzeni yürütemeyen DSP, MHP, ANAP koalisyonundan tiksinen halkın verdiği tepki oyları ve seçmenin sandığa küsmesi sonucu seçim kazanan bir AKP den bahsediyoruz... Şu anda halk o günden daha büyük bir tiksinti içerisinde ..
Yalnız dikkatten kaçan bir konu var...
Çok az insan bizim gibi merkezde durup seçim zamanı stratejik oy kullanma kabiliyetine sahip.
Türkiye seçmeninin taş çatlasa % 30 u sol görüşlüdür. Bütün sol oyları toplasanız ancak o kadar eder. AKP nin Erbakan ve Cemaat kökenli kemik oylarını toplasan % 17- 21 aralığındadır...
Aradaki farkın CHP ye yöneleceğini düşünenler 31 mart sabahı etrafa boş gözlerle bakarken bulabilirler kendilerini..
Türkiye' nin merkez sağ seçmeni hayatta gidip te sağ partiden sol partiye tepki oyu vermez.
AKP ye duyulan tepki kaynaklı oylar MHP de toplanırsa kimse şaşırmasın...
1. Parti olamaz belki ama 1999 Genel Seçimleri gibi bir sonuç bekliyor bizi.
Bu seçimin esas sürprizini MHP yaparsa kimse şaşırmasın....
Toplam Seçmen........................................................: 41.407.015
Toplam Kullanılan Oy............................................... : 32.753.386
Toplam Geçerli Oy................................................... : 31.510.007
Oy kullanmayanların sayısı.......................................: 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı........................: 9.897.008
AKP nin aldığı oy ......................................................: 10.848.704
CHP nin aldığı oy.......................................................: 6.114.843
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı.....: 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı...............: 24.443.468
Geçerli oyların % 34.43 ü, yani seçmenin yaklaşık sadece % 25 inin oyları ile 550 milletvekilinin 363 ünü yani meclisin % 66 sını kazanmıştır .
Derhal toparlanıp bir organizayon oluşturmalı ve seçimlerden önce yeni bir yapı kurmalıyız...
Kullanılmayan oy CHP nin aldığı oydan fazla....Kullanılmayan oylar orantılı bile dağılsa meclisteki sandalye dağılımı farklı olur. AKP tek başına iktidar olamazdı.. Belki diğer 2 ya da 3 küçük parti koalisyon yapabilirdi... Bütün bunların sebebi depremde beceriksiz davranan , Apoyu yakalamasına rağmen asamayan , Herkesin pek sevdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan yardımcısının suratına Anayasa kitabını fırlatması ile bir anda çökecek kadar kırılgan bir ekonomik düzeni yürütemeyen DSP, MHP, ANAP koalisyonundan tiksinen halkın verdiği tepki oyları ve seçmenin sandığa küsmesi sonucu seçim kazanan bir AKP den bahsediyoruz... Şu anda halk o günden daha büyük bir tiksinti içerisinde ..
Yalnız dikkatten kaçan bir konu var...
Çok az insan bizim gibi merkezde durup seçim zamanı stratejik oy kullanma kabiliyetine sahip.
Türkiye seçmeninin taş çatlasa % 30 u sol görüşlüdür. Bütün sol oyları toplasanız ancak o kadar eder. AKP nin Erbakan ve Cemaat kökenli kemik oylarını toplasan % 17- 21 aralığındadır...
Aradaki farkın CHP ye yöneleceğini düşünenler 31 mart sabahı etrafa boş gözlerle bakarken bulabilirler kendilerini..
Türkiye' nin merkez sağ seçmeni hayatta gidip te sağ partiden sol partiye tepki oyu vermez.
AKP ye duyulan tepki kaynaklı oylar MHP de toplanırsa kimse şaşırmasın...
1. Parti olamaz belki ama 1999 Genel Seçimleri gibi bir sonuç bekliyor bizi.
Bu seçimin esas sürprizini MHP yaparsa kimse şaşırmasın....
KASET KÖRLÜĞÜ
Günlerdir kaset te kaset, kaset te kaset kafayı sıyırdı herkes..
Nedir bu kaset merakı anlamadım gitti..
Nedir bu kaset merakı anlamadım gitti..
Kasetlerden önce, 17 aralıktan önce, Gezi'den önce bilmiyor muyduk bu adamın ne olduğunu.. Bu olaylardan sonra birden bire mi aydınlandık. Tayyibin gerçek yüzünü görmek için bu olaylara mı ihtiyacımız varmış tı meğer ?
Gizli bir durum yok adam 1994 ten beri önümüzde. Her yaptığı ortada...
Sürpriz yok..
Sürpriz yok..
Biz burada sadece üyelerinin girebildiği bir kulüp gibiyiz. Kendi aramızda masturbasyon yapıyoruz. Kaç kişi gidip partilerde görev aldı. kaç kişi kapı kapı dolaştı. Bir Levent Kırca'yı , bir Ümit Zileli' yi bile ikna edemedi kimse muhalif oyları bölme diye...
Kimse vızıldamasın...
Tayyip bizim eserimiz...
Kimse vızıldamasın...
Tayyip bizim eserimiz...
Alın size Tayyibin iktidara geldiği 2002 seçim sonuçları...
Bakın ve ağlayın...
Bakın ve ağlayın...
Toplam Seçmen.............................................................: 41.407.015
Toplam Kullanılan Oy.................................................... : 32.753.386
Toplam Geçerli Oy........................................................ : 31.510.007
Oy kullanmayanların sayısı............................................ : 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı............................ : 9.897.008
Toplam Kullanılan Oy.................................................... : 32.753.386
Toplam Geçerli Oy........................................................ : 31.510.007
Oy kullanmayanların sayısı............................................ : 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı............................ : 9.897.008
AKP nin aldığı oy ...........................................................: 10.848.704
CHP nin aldığı oy............................................................: 6.114.843
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı .....: 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı.................: 24.443.468
CHP nin aldığı oy............................................................: 6.114.843
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı .....: 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı.................: 24.443.468
Geçerli oyların % 34.43 ü, yani seçmenin yaklaşık sadece % 25 inin oyları ile 550 milletvekilinin 363 ünü yani meclisin % 66 sını kazanmıştır .
19 Mart 2014 Çarşamba
Çanakkale' nin Hatırlattıkları
Arkadaşlar , iyi niyetinizden şüphem yok ama dün gördüm ki çoğu kişi Çanakkale Zaferini Kurtuluş Savaşının parçası sanıyor...
Bu yıl Çanakkale Zaferinin 99. yılı..
Cunhuriyetimizin ise 91. yılı olacak...
Çanakkale savaşı 1. Dünya savaşının parçasıdır ve 1915 yılındadır.
İlk , orta ve lise kitaplarımızda söylendiği üzere Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayılmışız.
1918 yılında 1. Dünya Savaşı fiilen bitmiştir.
Ve Osmanlı devleti 253.000 kayıp pahasına yurda sokulmayan düşmana Ocak 1920 de yapılan Mondoros anlaşması ile ülkeyi teslim etmiştir.
Kurtuluş Savaşının ise 19 Mayıs 1919 da başladığı kabul edilir.
Yani 1. Dünya savaşının bitiminden 1 yıl sonra , Mondoros Mütarekesinden 1 yıl önce.
Hani Erzurum ve Sivas Kongreleri vardı Amasya Tamimi vardı bi hatırlayın bakalım..
23 Nisanın ne olduğunu bilen var mı ?
Size 19 mayıstan önce gibi geliyor ama neredeyse tam bir yıl sonra 1920 de TBMM' nin kuruluşudur.
Yani Mondoros Mütarekesinden bir kaç ay sonra.
Kurtuluş savaşının bitişi kabul edilen 30 Ağustos ise 1922 dir. Yani Cumhuriyetin ilanından 14 ay önce ( 1 yıl 12 aydır ) ....
Bu yıl Çanakkale Zaferinin 99. yılı..
Cunhuriyetimizin ise 91. yılı olacak...
Çanakkale savaşı 1. Dünya savaşının parçasıdır ve 1915 yılındadır.
İlk , orta ve lise kitaplarımızda söylendiği üzere Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayılmışız.
1918 yılında 1. Dünya Savaşı fiilen bitmiştir.
Ve Osmanlı devleti 253.000 kayıp pahasına yurda sokulmayan düşmana Ocak 1920 de yapılan Mondoros anlaşması ile ülkeyi teslim etmiştir.
Kurtuluş Savaşının ise 19 Mayıs 1919 da başladığı kabul edilir.
Yani 1. Dünya savaşının bitiminden 1 yıl sonra , Mondoros Mütarekesinden 1 yıl önce.
Hani Erzurum ve Sivas Kongreleri vardı Amasya Tamimi vardı bi hatırlayın bakalım..
23 Nisanın ne olduğunu bilen var mı ?
Size 19 mayıstan önce gibi geliyor ama neredeyse tam bir yıl sonra 1920 de TBMM' nin kuruluşudur.
Yani Mondoros Mütarekesinden bir kaç ay sonra.
Kurtuluş savaşının bitişi kabul edilen 30 Ağustos ise 1922 dir. Yani Cumhuriyetin ilanından 14 ay önce ( 1 yıl 12 aydır ) ....
16 Haziran 2013 Pazar
HERKES EVE DÖNMELİ...
HERKES EVE DÖNMELİ...
Çünkü biz zaten kazanmıştık...
Şu andan itibaren kalben inanarak direnişin içerisinde yer alan herkes evine dönmeli ve bütün provokatörleri birbirleri ile baş başa bırakmalıdır..
Arkadaşlar, günlerdir olup biteni özetlemeye gerek yok . Neler yaşandığını, Başbakanın sağlık durumunu, Polisin tutumunu , Başbakanından İç İşleri Bakanına, Medyasından Valisine kadar hepsinin milletin gözünün içine baka baka nasıl yalan söylediğini hepimiz biliyoruz...
Hele o ''Valimutlu'' vak' a sı yok mu ... Tam bir fenomen ... O boğucu şefkati beni benden alıyor...
Ne zaman adam kamera karşısına geçip şefkat ve hamaset dolu konuşmalar yapmaya başlıyor o anda Taksim de ve çevresinde yer yerinden oynuyor.
Bilin ki Valinin konuşması o ana kadar yapılan müdahalelerin en vicdansızının örtüsü. Herkes canlı yayında Valinin ağzının içine bakarken, bombalar seri olarak patlıyor, her tarafı gaz sarıyor, helikopter ve Ambulans sesleri birbirine karışırken, insanlar çığlık çığlığa kaçışıyor gaz fişeklerinden ve plastik mermilerden yaralanmayanlar da gazdan kör olmuş halde birbirlerini eziyorlar..
Eğer yeteri kadar ölmezlerse hemen 5 -10 Polis yetişip coplarla saldırıyor ya da saçlarından sürükleyerek şiddeti herkese orantılı paylaştırmaya çalışıyorlar....
Baştan beri direnişin içinde olan ne kadar eş, dost, arkadaş varsa sonuncusu da bu sabah 05.50 itibarı ile olmak üzere hepsi evine dönmüş durumda...
Yaşananları içine ve insanlığına sindiremeyen , maruz kaldığı muameleyi fiziki eziyetinden çok kimliğine yapılan bir saldırı ve hakaret kabul eden direniş destekçisi pek çok arkadaş bu günü meydana ulaşmaya çalışarak ve karşılığında yine anlamsız, vicdansız ve insanlıktan yoksun muamele ile karşılık görerek geçirdi..
Bu hiç birimizin istemediği bir durum...
Eğer bir davamız varsa ölerek bir yere varamayız.
Hayatta kalıp safları sıklaştırmalı, aklımız, vicdanımız, esprilerimiz, gençliğimiz ve üstün organizasyon yeteneklerimizle mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Başlangıçta Başbakanın durumu bir türlü kavrayamadığını düşünüyorduk..
Bu durumun kavranamaması için insanın ya aptal ya da ruh sağlığının bozuk olması gerektiğini düşünüyorduk ( 1 )
Biliyoruz ki İETT garajından Başbakanlığa gelebilen birisi aptal olamaz.
Anlaşılan o ki Başbakanın tavrı tamamen tercih ettiği bir durum.
Bu durumdan besleniyor..
Pek övündükleri ekonomik başarılarının aslında bir serap olduğunun anlaşılması, Suriyeli kardeşlerimizle ülkemizi savaşa sokmak üzere oluşu ve PKK ile anlaşarak ''Sayın Öcalan'' konumuna gelmesi Başbakanın, ''yetmez ama evet'' çiler sayesinde herkesin beynine % 50 diye çok çok söyleyerek kazıdığı ama aslında sadece % 25 olan oylarının ( 2 ) hızla erimesini önleyerek kendi oylarını kemikleştirme çabasıdır...
Bu sebeple alanları derhal terk etmeli ve provokataörleri birbirleri ile baş başa bırakmalıyız...
Muhtemeldir ki gereğinden fazla güçlenen Başbakan, Sahibi ile de ters düşmekte ve araları açılmaktadır. Sırf Tayyib' in altını oymak için sahipleri ve Hocaları da bu provokasyon oyununun içerisindedir...
Şu an iktidarı ve muhalefeti ile ülke yönetiminde bulunanalar 80 öncesinin 20 li 30 lu yaşlar kuşağıdır ve hala o zamandan kalma kendi aralarındaki kan davalarını sürdürmektedirler...
Onların kendilerini yenileyemeyerek ve eski günlere sünger çekemeyerek düştükleri yanlışlığa düşmemek için derhal devrini çoktan kapatmış , yeni kuşağın yakınlık duyduğu ama içselleştiremeyeceği eski moda devrimci söylemleri ve sloganları bir kenara bırakıp, Gezi Parkı Direnişinin oluşturduğu yeni ve her kesimden sempati toplayan, zeka dolu esprili dili kullanarak yol almalıyız.
Herkes biliyor ki çapulcu denen o gençler her köşe başında CNN ve BBC gibi yabancı TV lere çatır çatır İngilizce, Almanca, İtalyanca Röportaj veriyor.
Şu anda yapılması gereken akıllı olmaktır.
Bir adım geri çekilip neler olup bittiğine sakin kafa ve gözler ile bakarak yalın bir değerlendirme yapmak gerekir.
Gezi direnişi ile ortaya çıkan enerjinin boşa akmaması için yapılması gereken budur...
Her ne kadar da karşı çıktığımız sistemin bir parçasıymış gibi olacak olsa bile yapılması gereken sisteme entegre olup sandıkla gediğini iddia edenin sandığını koltuğunun altına verip postalamaktır.
Enerjimizi ve konsantrasyonumuzu buraya yoğunlaştırmalıyız.
Yasal olarak seçimlere katılabilmenin, toplam il sayısının yarısından bir fazlasında örgütlenmiş olmak gibi belli kriterleri vardır.
Derhal bir araya gelerek örgütlenebilirliğimiz kontrol edilmeli.
Belki İtalya' da yapılana benzer bir organizasyon da denenebilir. ( 3 )
Ya da seçime katılma şartları uygun olan, üzerinde herkesin fikir birliğine varabileceği mevcut bir yapı ile (SHP' nin PKK yı meclise sokması gibi) birlikte hareket edilebilir.
Bu sefer de biz uyanıklık yapalım...
Unutulmamalıdır ki son seçimlerde sandığa gitmeyen 8-10 milyon seçmen var.
Önümüzdeki seçimlerde ilk kez oy kullanacak 5-6 milyon genç oy var.
Bunlara son seçimlerde %10 barajı dolayısı ile meclise yansımamış yaklaşık 15 milyon oyu da eklerseniz. Planlı ve organize bir çalışma ile AKP yi ve dolayısı ile Tayyip Erdoğan' ı hezimete uğratarak hayatımızdan çıkarabiliriz...
( 1 ) https://www.facebook.com/ahmet.gul.399/posts/613901975289210
( 2 ) https://www.facebook.com/ahmet.gul.399/posts/619221678090573
( 3 ) https://www.facebook.com/engin.sancaktaroglu/posts/10151532773173052
Çünkü biz zaten kazanmıştık...
Şu andan itibaren kalben inanarak direnişin içerisinde yer alan herkes evine dönmeli ve bütün provokatörleri birbirleri ile baş başa bırakmalıdır..
Arkadaşlar, günlerdir olup biteni özetlemeye gerek yok . Neler yaşandığını, Başbakanın sağlık durumunu, Polisin tutumunu , Başbakanından İç İşleri Bakanına, Medyasından Valisine kadar hepsinin milletin gözünün içine baka baka nasıl yalan söylediğini hepimiz biliyoruz...
Hele o ''Valimutlu'' vak' a sı yok mu ... Tam bir fenomen ... O boğucu şefkati beni benden alıyor...
Ne zaman adam kamera karşısına geçip şefkat ve hamaset dolu konuşmalar yapmaya başlıyor o anda Taksim de ve çevresinde yer yerinden oynuyor.
Bilin ki Valinin konuşması o ana kadar yapılan müdahalelerin en vicdansızının örtüsü. Herkes canlı yayında Valinin ağzının içine bakarken, bombalar seri olarak patlıyor, her tarafı gaz sarıyor, helikopter ve Ambulans sesleri birbirine karışırken, insanlar çığlık çığlığa kaçışıyor gaz fişeklerinden ve plastik mermilerden yaralanmayanlar da gazdan kör olmuş halde birbirlerini eziyorlar..
Eğer yeteri kadar ölmezlerse hemen 5 -10 Polis yetişip coplarla saldırıyor ya da saçlarından sürükleyerek şiddeti herkese orantılı paylaştırmaya çalışıyorlar....
Baştan beri direnişin içinde olan ne kadar eş, dost, arkadaş varsa sonuncusu da bu sabah 05.50 itibarı ile olmak üzere hepsi evine dönmüş durumda...
Yaşananları içine ve insanlığına sindiremeyen , maruz kaldığı muameleyi fiziki eziyetinden çok kimliğine yapılan bir saldırı ve hakaret kabul eden direniş destekçisi pek çok arkadaş bu günü meydana ulaşmaya çalışarak ve karşılığında yine anlamsız, vicdansız ve insanlıktan yoksun muamele ile karşılık görerek geçirdi..
Bu hiç birimizin istemediği bir durum...
Eğer bir davamız varsa ölerek bir yere varamayız.
Hayatta kalıp safları sıklaştırmalı, aklımız, vicdanımız, esprilerimiz, gençliğimiz ve üstün organizasyon yeteneklerimizle mücadelemizi sürdürmeliyiz.
Başlangıçta Başbakanın durumu bir türlü kavrayamadığını düşünüyorduk..
Bu durumun kavranamaması için insanın ya aptal ya da ruh sağlığının bozuk olması gerektiğini düşünüyorduk ( 1 )
Biliyoruz ki İETT garajından Başbakanlığa gelebilen birisi aptal olamaz.
Anlaşılan o ki Başbakanın tavrı tamamen tercih ettiği bir durum.
Bu durumdan besleniyor..
Pek övündükleri ekonomik başarılarının aslında bir serap olduğunun anlaşılması, Suriyeli kardeşlerimizle ülkemizi savaşa sokmak üzere oluşu ve PKK ile anlaşarak ''Sayın Öcalan'' konumuna gelmesi Başbakanın, ''yetmez ama evet'' çiler sayesinde herkesin beynine % 50 diye çok çok söyleyerek kazıdığı ama aslında sadece % 25 olan oylarının ( 2 ) hızla erimesini önleyerek kendi oylarını kemikleştirme çabasıdır...
Bu sebeple alanları derhal terk etmeli ve provokataörleri birbirleri ile baş başa bırakmalıyız...
Muhtemeldir ki gereğinden fazla güçlenen Başbakan, Sahibi ile de ters düşmekte ve araları açılmaktadır. Sırf Tayyib' in altını oymak için sahipleri ve Hocaları da bu provokasyon oyununun içerisindedir...
Şu an iktidarı ve muhalefeti ile ülke yönetiminde bulunanalar 80 öncesinin 20 li 30 lu yaşlar kuşağıdır ve hala o zamandan kalma kendi aralarındaki kan davalarını sürdürmektedirler...
Onların kendilerini yenileyemeyerek ve eski günlere sünger çekemeyerek düştükleri yanlışlığa düşmemek için derhal devrini çoktan kapatmış , yeni kuşağın yakınlık duyduğu ama içselleştiremeyeceği eski moda devrimci söylemleri ve sloganları bir kenara bırakıp, Gezi Parkı Direnişinin oluşturduğu yeni ve her kesimden sempati toplayan, zeka dolu esprili dili kullanarak yol almalıyız.
Herkes biliyor ki çapulcu denen o gençler her köşe başında CNN ve BBC gibi yabancı TV lere çatır çatır İngilizce, Almanca, İtalyanca Röportaj veriyor.
Şu anda yapılması gereken akıllı olmaktır.
Bir adım geri çekilip neler olup bittiğine sakin kafa ve gözler ile bakarak yalın bir değerlendirme yapmak gerekir.
Gezi direnişi ile ortaya çıkan enerjinin boşa akmaması için yapılması gereken budur...
Her ne kadar da karşı çıktığımız sistemin bir parçasıymış gibi olacak olsa bile yapılması gereken sisteme entegre olup sandıkla gediğini iddia edenin sandığını koltuğunun altına verip postalamaktır.
Enerjimizi ve konsantrasyonumuzu buraya yoğunlaştırmalıyız.
Yasal olarak seçimlere katılabilmenin, toplam il sayısının yarısından bir fazlasında örgütlenmiş olmak gibi belli kriterleri vardır.
Derhal bir araya gelerek örgütlenebilirliğimiz kontrol edilmeli.
Belki İtalya' da yapılana benzer bir organizasyon da denenebilir. ( 3 )
Ya da seçime katılma şartları uygun olan, üzerinde herkesin fikir birliğine varabileceği mevcut bir yapı ile (SHP' nin PKK yı meclise sokması gibi) birlikte hareket edilebilir.
Bu sefer de biz uyanıklık yapalım...
Unutulmamalıdır ki son seçimlerde sandığa gitmeyen 8-10 milyon seçmen var.
Önümüzdeki seçimlerde ilk kez oy kullanacak 5-6 milyon genç oy var.
Bunlara son seçimlerde %10 barajı dolayısı ile meclise yansımamış yaklaşık 15 milyon oyu da eklerseniz. Planlı ve organize bir çalışma ile AKP yi ve dolayısı ile Tayyip Erdoğan' ı hezimete uğratarak hayatımızdan çıkarabiliriz...
( 1 ) https://www.facebook.com/ahmet.gul.399/posts/613901975289210
( 2 ) https://www.facebook.com/ahmet.gul.399/posts/619221678090573
( 3 ) https://www.facebook.com/engin.sancaktaroglu/posts/10151532773173052
14 Haziran 2013 Cuma
DirenGezi ENERJİSİ BOŞA GİTMESİN...
DirenGezi ENERJİSİ BOŞA GİTMESİN...
SANDIĞA SAHİP ÇIK..
AKP nin iktidara geldiği 2002 SEÇİM SONUÇLARI
Toplam Seçmen........................ .............................. .: 41.407.015
Toplam Kullanılan Oy............................ ................... : 32.753.386
Toplam Geçerli Oy............................ ....................... : 31.510.007
Oy kullanmayanların sayısı........................................ :.. 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı....................... .. :.. 9.897.008
AKP nin aldığı oy .............................. ........................: 10.848.704
CHP nin aldığı oy............................ ...........................:.. 6.114.843
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı ... : 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı...............: 24.443.468
Geçerli oyların % 34.43 ü, yani seçmenin yaklaşık sadece % 25 inin oyları ile 550 milletvekilinin 363 ünü yani meclisin % 66 sını kazanmıştır .
Derhal toparlanıp bir organizayon oluşturmalı ve seçimlerden önce yeni bir yapı kurmalıyız...
Kullanılmayan oy CHP nin aldığı oydan fazla....Kullanılmayan oylar orantılı bile dağılsa meclisteki sandalye dağılımı farklı olur. AKP tek başına iktidar olamazdı.. Belki diğer 2 ya da 3 küçük parti koalisyon yapabilirdi... Bütün bunların sebebi depremde beceriksiz davranan , Apoyu yakalamasına rağmen asamayan , Herkesin pek sevdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan yardımcısının suratına Anayasa kitabını fırlatması ile bir anda çökecek kadar kırılgan bir ekonomik düzeni yürütemeyen DSP, MHP, ANAP koalisyonundan tiksinen halkın verdiği tepki oyları ve seçmenin sandığa küsmesi sonucu seçim kazanan bir AKP den bahsediyoruz... Şu anda halk o günden daha büyük bir tiksinti içerisinde .. Tayyip' ten kurtulmanın tam zamanı... TKTZ...
Bir de parti ismi önerisi... HA lkın Sİ vil K arşı DİR enişi .
SANDIĞA SAHİP ÇIK..
AKP nin iktidara geldiği 2002 SEÇİM SONUÇLARI
Toplam Seçmen........................
Toplam Kullanılan Oy............................
Toplam Geçerli Oy............................
Oy kullanmayanların sayısı........................................ :.. 8.653.029
Geçersiz ve kullanılmayan oy toplamı.......................
AKP nin aldığı oy ..............................
CHP nin aldığı oy............................
%10 barajına takılıp meclise yansımayan oy toplamı ... : 14.546.460
Meclis dışı kalan ve Kullanılmayan oy toplamı...............: 24.443.468
Geçerli oyların % 34.43 ü, yani seçmenin yaklaşık sadece % 25 inin oyları ile 550 milletvekilinin 363 ünü yani meclisin % 66 sını kazanmıştır .
Derhal toparlanıp bir organizayon oluşturmalı ve seçimlerden önce yeni bir yapı kurmalıyız...
Kullanılmayan oy CHP nin aldığı oydan fazla....Kullanılmayan oylar orantılı bile dağılsa meclisteki sandalye dağılımı farklı olur. AKP tek başına iktidar olamazdı.. Belki diğer 2 ya da 3 küçük parti koalisyon yapabilirdi... Bütün bunların sebebi depremde beceriksiz davranan , Apoyu yakalamasına rağmen asamayan , Herkesin pek sevdiği Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'in Başbakan yardımcısının suratına Anayasa kitabını fırlatması ile bir anda çökecek kadar kırılgan bir ekonomik düzeni yürütemeyen DSP, MHP, ANAP koalisyonundan tiksinen halkın verdiği tepki oyları ve seçmenin sandığa küsmesi sonucu seçim kazanan bir AKP den bahsediyoruz... Şu anda halk o günden daha büyük bir tiksinti içerisinde .. Tayyip' ten kurtulmanın tam zamanı... TKTZ...
Bir de parti ismi önerisi... HA lkın Sİ vil K arşı DİR enişi .
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)